20 Şubat 2011

Welcome Back :)

Gecenin bir yarısı, bir elimde kumanda, diğer elimde fanarjit sprayim dizlerimin üzerinde bilgisayar salak salak (tam olarak bu ama, salak salak) oturmuş, Okan Bayülgen'i izlerken eskiden neden keyif aldığımı düşünüyor ve stumble ile "internette birşey kalmadı dolaşacak bari biraz da akışa bırakayım kendimi derken" birden durdum. Durdum, doğruldum. Üzerimi başımı düzelttim. Ve açtım bloğumu.

Nooluyor? Kaç sene oldu? Niye yazmıyorum, eklemiyorum, söylemiyorum, paylaşmıyorum? Hayır yani blog adresim bir kaç insan tarafından öğrenildi diye yine "iyi bişey yapmayacaksan hiç yapma daha iyi" takıntısına mı döndük? Günlük heyecanlarımı hangi ara kaybettim? Gördüğüm iki salak kediyi "ah evet bloğa koyarım bunu beeen" diyerek fotoğraflamaktan beni alıkoyan ne? Facebook mu bitirdi beni? Olabilir. Her bok ortaya dökülmeye başladığı için mi? Hımm bi ara bu bloğu artık en sık kullandığım mail adresime bağlayamadığım için sıkıntı çekmiş olduğumu bahane ettim itiraf ediyorum.

Ama sanırım artık söylemek istediklerim bu tembelliğe bile karşı koyacak güçte.

Böyle. Tekrar hoşgeldim sanırım.

Güncel haberler mi ne?
- Gribim. Geçmiyor.
- Aylin'in doğumgünündeydim Çiçek Pasajında. İçmeden oturup kalkan ilk insan olarak tarihe geçmiş olmak istiyorum.
- Fıratım'ın dedesi vefaat etti dün gece. Bütün gün aklım ondaydı.
- Annemlerin apartmanına uğradım. faturalar gelmiş, aidat ödendi, ev eeeh temiz sayılır. Bi ara uğramak lazım.
- Yarın bir kedim olacak. Sanırım bundan sonra burada sık sık yer alacak.
- Yeni bir hayat (iş hayatı) kurmak ile ilgili koçluk desteği alıyorum. Bugün başladım. Bakıcaz.
- Datça'da fırtına var.
- Ev temiz.
- Bulaşık makinası hala bozuk.
- Yıkanması gereken çamaşır yok.
- ESki ve kullanılmayanlardan kurtulmaya devam.
- Yaratıcı gücümü geri istiyorum!!!

Uykum geldi. İyiydi. Görüşürüz.