25 Temmuz 2006

İşte Şimdi, Tam da Şu Anda...

İş yerindeyim. Kulaklığım kulağımda. Ena Ventura dinliyorum...

Herkes iş yaptığımı zannediyor ama ben denize bakan bir tepedeki evimin bahçesinde köpeğimle oynamaktayım...

Herkes iş yaptığımı zannediyor ama ben yanınımda oğlumla beraber deniz kıyısında taş sektirmekteyim...

Herkes iş yaptığımı zannediyor ama ben sevdiklerimle beraber mükellef bir rakı masasının etrafındayım...

Herkes iş yaptığımı zannediyor ama ben çoktan ölmüş anneannemden dinlediğim ninnileri duymaktayım...

Herkes iş yaptığımı zannediyor ama ben köyümün o saman, tezek ve sıcak ekmek kokulu sokaklarında dolaşmaktayım..

Herkes iş yaptığımı zannediyor ama ben çocukluğumun boş arsalarında toz toprak içinde oynamaktayım...

Herkes iş yaptığımı zannediyor ama ben hala annemin o sabun kokan çeyiz sandığını karıştırmaktayım...

Herkes iş yaptığımı zannediyor ama ben denizin kenarında elimde oltayla kefal yakalamaktayım...

Herkes iş yaptığımı zannediyor ama ben için için ağlamaktayım...

10 Temmuz 2006

Geldim geldim de...

10 gündür tatil dönüşü hikayelerimi yazayım istiyorum, "oh oh aman da ne güzel dinlendim" demek ve o keyif içinde geçmiş dakikaların fotoğraflarını sizlerle paylaşayım istiyorum. ancaaaakkkk... Valla çok üzgüüm ama içimden gelmiyor. Bi isteksizlik, bi yorgunluk. bi enerjisizlik...

Birincisi: zaten tatilin son iki günü tabiri caizse 'bok gibi' geçti. Çünkü olanca sakarlığım ve salaklığımla merdivenlerden düştüm. Düşüşü tam belimin üzerine gerçekleştirdim. Nefesim kesildi, kırdım beli zannettim. Havuç yağı sürerek bronzluğuma bronzluk katarak fıstık gibi bi hatun olmayı hayal ettiğim iki günü cibinliğin içindeki yatakta, sırtüstü yatarak geçirdim.

İkincisi: sonrasında gelişenler elbette. İstanbul'a ayak basar basmaz hastaneye gittim ve mr, röntgen ne varsa çekilince tahminimden daha fazla sakatlandığımı anlayınca hepten keyfim kaçtı.
Yok efendim ileri derece doku zedelenmesi, yok efendim sinir zedelenmesi, doku altı iç kanaması...Bu ne yaaaa.. offf..Arkasından gelen 3 günlük evde yatmakla geçen rapor süreci...

E işte bu kadar hızlı bir dönüş yaşayınca ne denizin güzelliğini ne de ruhumu nasıl dinlendirdiğimi hatırlar oldum. Tatilin etkisi daha dönmeden silinip geçti çünkü.

Efendim bir de Merkür geriliyormuşmuş neymiş. Başak burcu kadın kısmısı bundan çok etkilenirmiş, hiç bir işi düz gitmeyecekmiş Temmuz ayında. Gel de inanma...Bu aya hayatımı etkileyecek kadar büyük bir sakatlıkla girdim. Evimin sigortaları patladı. Kısa devre yapmış kablolar. Tam onu tamir ettirdim derken dün akşam banyomun boruları tıkandı, sular taştı. Arabamdan tuhaf sesler geliyor ama ben onu tamirciye götürmeye tırsıyorum kesin ciddi birşey çıkacak diye...

Neyse işte daha fazla yazmak bile istemiyorum.. Sonuç olarak hiç dinlenmemiş gibiyim. 22'si haftasonu Assos'a gideceğim. Ağustos'da tekrar Datça'ya. Ama o zamana kadar benden umut yok canlarım.. Pek lanet, pek kısmetsiz, pek sakar, ve çokca keyifsizim.. Üstelik belim 10 günden sonra ilk kez bu kadar canımı yakıyor. Çok ağrım var. Adeta yerimde oturamıyorum...Yaşlandım ben...Valla...30'a 2 ay bile kalmadı şunun şurasında tabii...

Hiç çalışasım yok. Bütün işleri temizlemiştim gitmeden önce bir de. Eh ben biraz fotoğraflarla falan oynayayım. Belki koyarım bi kaç tane.. Belki yazı da yazarım ama söz vermeyeyim...