27 Ağustos 2008

Alıntı..

.

gözüm ağladıkça gamzelerim gülmemekte
ruhum yıpranmadıkça kalemim hareket etmemekte...

.

21 Ağustos 2008

Başak Kaderi Üzerine...

.




Yapıştığın yerden çıkamazsın. Gelip savurmak isterler, gidemezsin. Yürümeye çalışırsın, ayakların yoktur, adımların yoktur. Bir bakarsın çevrene hepsi başak, hepsi birbirinin benzeri. Marjinal bir başak yoktur. Radikal bir başak yoktur. Çaren sadece anaçlığını, doğurganlığını muhafaza ve müdafa etmektir. Bu, bal gibi kaderdir!

Poor Misguided Fool - Starsailor

19 Ağustos 2008

Yarım kalan sorularım...

.

Hiç düşündün mü... ?
Hiç fark ettin mi... ?
Hiç istedin mi... ?
Hiç saydın mı... ?
Hiç sordun mu... ?
Hiç duydun mu... ?
Hiç gördün mü... ?
Hiç hissetmedin mi... ?


Ve hiç anlamadın mı kahveyi hiç sevmediğimi, seviyor gibi yapıp seni görmeye bahane ettiğimi :)

Konuşamıyor olabilirim ama yazabiliyorum.
Hani olur ya okuyorsan...


.

Domuzçukuru

.

Evet konumuz yine Datça.
Ve bu kez Datça'nın en güzel koylarından biri, Domuzçukuru.
Neden bu ismi aldığını bir ara merak etmiştim ama hiç araştırmadım valla.
Trafik ulaşımının olmadığı bu koya sadece deniz yoluyla gidilebiliyor.
Demekki neymiş, ben de bir tekne turu yaparak gitmiş, yüzmüş, sahile çıkarma yapmış yetinmeyip bir de panaromik fotoğraf çekmişim :)



.

15 Ağustos 2008

Gece Yarısı Yazısı

.


İşin gücün unutulduğu, hayat ile bağların güzelleşip sadeleştiği, sadece en sevilenlerin özlendiği şahane bir tatilin ardından yoğun iş temposuna giren bir bünye ne yapmalı?

Evet içinde olduğumuz gecemizin konusu bu.

Bıdı bıdı konuşmaya alışık olan bünyem gecenin 3'ünde sesizliğe katılınca çok dayanamıyor ve yazarak susturmaya çalışıyor kendisini elbette. Sabah saat 10.00'da yüce divanda, ulu genel müdürüm ile yapacağım toplantıda hayatımın sunumunu yapmaya hazırlanırken, gecenin bi kör vakti molayı da evde deli gibi dolaşarak yapamazdım hak verirsinizki. Yazıyorum yine her konuşamadığım zaman yaptığım gibi.

Bu gecenin zorlaşması için tatilden dönmüş bünyem dışında başka etkenler de yok değil. Efenim bir baş ağrısı olsun, sonracığıma bir uyku hali olsun, efenim midemde akşam yediğim yemeğin bulantısı olsun, akşam karşılaştığım arkadaşların "sen bizi hiç aramıyorsun" sitemlerinin sıkıntısı olsun, yumurta kapıya dayanmadan niye şu işleri yapmadığımın iç hesaplaşması olsun... Var da var...

Neyse ağrı kesicimi aldım, en sevdiğim album için play'e bastım, kestirme yoldan bitirip uyumanın hayali ile çalışıyorum.

Sabah saat 6'da uyanan bir köle için gece saat 3'de çalışmayıp yazı yazarken (boş boş konuşurken) hangi uykunun hayaliyse bu..pehh..

E ne yapmalı? Çalışmalı!

Görüşürüz :)


.