18 Haziran 2008

Tahammülsüz Dakikalarımın Söylemi

Gıcığım.
kısa mesafe gitme fikrini beğenmeyip homurdanan taksi şöförlerine,
köpekten korktuğu için yolda alice'e hoooşt diye bağıran irili ufaklı insanlara,
yazışırken rastgele gülme efektini 'gıfrnfgkvlmefdsgkvn' gibi anlamsız harflerle verenlere,
hayatına giren insanlara herhangi birşeymiş gibi davranıp onları bir yerlere koyamayanlara,
üretmeden yan gelip yatanlara,
dil din ırk farkı gözetip en asil kanın kendisinde olduğunu zannedenlere,
kesince ortası sarı çıkan domateslere,
çöpünü üçüncü kattan aşşağıya atan komşuma,
şirkette diyet yemek çıkmamasına,
bağımlılıkları olanlara,
sanatsal olma sevdasında çekilmiş psikolojik bozukluklar temalı türk filmlerine,
iş yerlerinde açık ayakkabı yasağına,
iş yerlerinde şıpıdık terlik giyenlere,
bir kaç kişi dışında msn gtalk gibi chat programlarında anlamsız sohbetler etmeye,
manikür-pedikür yaptırırken diğer kadınlarla ev ekonomisi üzerine bilimsel konuşmalar yapmak zorunda kalmaya,
teyzemin gözünde 25 yaşımdan beri evde kalmış olarak değerlendirilmeye,
almayı istediğim kozmetiklerin hep en pahallısı olmasına,
yabancı dil bilip bilmediğimi sohbet arasında çözmeye çalışanlara,
İki program öğrenince tasarımcı olabileceğini zannedenlere,
ipod'una format atmamı ve hazır elim değmişken bir kaç şarkı yüklememi isteyenlere,
30 yıl hiç halimi hatrımı sormak için aramadıktan sonra iş yeri açtığında kendisi için kurum kimliği yaratmamı isteyen kuzenime,
prova baskı onayı almadan yapıma geçen matbaa sorumlularına,
temizlikçi kadının koltuğun altını silmemesine,
televizyon kanallarında kendine koca arayan bütün paragöz kadınlara,
göbek adımı öğrenip gülenlere,
arkadaşının ideal erkek görünümlü sevgilisine potansiyel sevgili gözü ile bakan dost görünümlü kaşarlara,
doğduğu zaman beni insanlıktan çıkaran dolunaya,
karısından boşanmadan evlenme teklif edebilecek cesareti olan manik depresif adamlara,
acelesi olduğunu söyleyerek kasa önünde sıramı isteyenlere,
bim'de kampanya mallarının aynı gün tükenmesine,
sevgilisi olunca, evlenince iletişimi koparan arkadaşlara,
zaman mekan dinlemeksizin yüksek ses ile konuşan ergenlere,
dünyanın en yakışıklı adamlarının gey olmasına,
maaşımın %45'ini devlete vergi olarak vermeye,
şirket server'larına mac sisteminin entegre olamamasına,
çay bahçesindeki uyduruk çayın 1.25 ytl olmasına,
kazanılan milli maçlar sonrası mahallenin teksas'a dönüşmesine ve buna sebep olan şehir magandalarına,
gecelerin kısa gündüzlerin uzun olmasına,
evime ışık girmemesine,
sokaklardaki hayvanlara kötü davrananlara,
çok iyi bildiğim şeyleri bana öğretmeye çalışanlara,
bazı şeyleri çok bildiğimi zannetmeme,
yaptırımlara,
yapılanlara,
yapılmayanlara,
vs
vs
vs...
gıcığım.

edit: bugüne kadar bir kerede "sözcük doğrulama"yı en dikkatli halim ile girmeme rağmen hiç kabul etmemiş olan blogger'a..

2 yorum:

ibo dedi ki...

şimdiden söyleyeyim en son düğünde görüşürüz. o da bi yarım altın(hadi olmadı çeyrek) hatrına. sonra evli bir adam olucam ona göre. ahaha

Ekinella dedi ki...

bi de bu yorumlar neden bana mail ile bildirilmiyor onu bi söylesene bana. bak gıcık oldum şimdi.
Bu görüşme meselesini bilahere görüştüğümüzde anlatacaksınız bana ayrıca ibo bey..gıcık etme insanı :)