1 Haziran 2006

Dileklerimi Rüzgara Bıraktım


Eylem "Tibet'ten prayer flag geliyor" diyene kadar ne duymuştum ne de biliyordum ne olduğunu. Hint işi şeyleri çok sevdiğim için gezdiğim bir çok dükkanda görmüştüm ama ne olduğunu sormak gelmemişti aklıma bu bez parçalarının.


Biraz okudum. Tibetli budistlerin yüzyıllardır inandıkları ve uyguladıkları bir gelenek. Evlerinin dışına , rüzgar alan bir yere asarak dileklerinin rüzgar ile geldiğine inanıyorlar. Herhangi bir şekilde yere düşer veya bir zarar görürse yakılması gerekiyor ve uğursuzluk bu şekilde yok ediliyor. Beş renkten oluşuyor ve bunlar buda ailesini ve onun elementlerini yansıtıyor. mavi: uzay, beyaz: su, kırmızı: ateş, yeşil: hava ve rüzgar, sarı: dünya...Üzerindeki desenler ve yazılar uğur getireceğine inanılan anlatımlar içeriyor...

Ve dün geldi bizimkiler.
"Rüzgara asacaksın" dedi Eylem
"Üzerine istediğin şeyleri de ilave edebilirsin."
Heyecanla "ohoooo bissürü şey var yazacağım" dedim.
"hımm görücez, ben pek bişey yazamadım. Öyle olmuyor" dedi..

E haklıymış. Gece onlardan döndüğümde sakat ayağımla (burktuk efem) seke seke bir heves hemen evin rüzgarlı yerlerini araştırıp asmaya koyuldum. Önce dileklerimi ilave etmeliydim.. Aldım kalemi oturdum heyecan içinde hemen başlayacaktım yazmaya ama bulamadım birşey. Önce daha mutlu olmayı, sonra sağlıklı olmayı, e aile için de aynıları, sonra biraz da rahat yaşayacak maddiyat ee? sonra?? Üç dört şey yazdım. Daha ne olsundu.

Dilek dilerken bile niye aza kanaat ediyorum, niye hep "böyle de olur" diyen benim, niye "elimde var olan zaten en değerlisidir" düşüncesi beni böyle esir almış, bunca sukunet bana zarar veriyor farkındamıyım, kabullenmişlik..

Hımm şimdi şekilleniyor "prayer flag" üzerine yazacaklarım...

Hiç yorum yok: