12 Mayıs 2006

Şakşako



'Pampalpişo' yazısının sonunda bahsettiğim 'şakşako' konusuna geldim. Aslında amacım yazı falan yazmak değil. Fotoğraflarımı paylaşmak. Onun için uzatmaya da gerek yok düşüncesindeyim. Efendim karşınızda 'şakşako'.

İsminin nerelerden gelerek bu hali almış olabileceği hakkinda yaptığımız fikir alışverişleri sonucu tam bir sonuca varamadık babamla. Dialog şöyle gelişti.

İ.Ç: Renginden kaynaklanan birşey olmalı. Güneydoğu insanı renk cümbüşünü sever. Bu kırmızı çok şiddetli, etkilemiş olmalı. Fonetik yönleri ağır bastığı için tanımlamaları da o yönde. Şakşako. Tam da o rengin şiddetinde. Dolu dolu.

E.Ç: ahaahaha bence de fonetik. Ama bana kalırsa rengi ile alakalı değil. Direkt olarak yapraklarının fiziksel özelliğinden kaynaklanıyor. Hemen kopan yaprağın değerlendirilmesine yönelik bir çaba. Avucu yumruk yapmak suretiyle üzerine konulması ve diğer avuç içini üzerine hızlıca oturtarak çıkarılan sesi daha çok anımsatıyor sanki. Tam da o sesin şiddetinde. Dolu dolu.

İ.Ç: ahaahaahaa.. Biz seni kız çocuğu olarak yetiştirdik değil mi?

E.Ç: Sanırım. Ama arada bir boşluk var. ahaahaaha...

İ.Ç: Şu resmin adını değiştirsek mi ne dersin?

E.Ç: Hangisinin?

İ.Ç: Bunun işte...Şakşako yapalım...Benim anlattığım ve senin tanımlaman cuk oturuyor. ahaahaah...

E.Ç: Bi kadeh daha?

Hiç yorum yok: